Hayalimi Cebire Vurdum
Hayalimi Cebire Vurdum |
90’lı yıllarda “Süper Lise”ler açılmıştı, hatırlıyor
musun? Bilmeyenin gerçekten “süper” olduğunu düşündüğü, bilenlerin “Terry, Sue
ve Kamala”nın hikâyelerini dizi film kıvamında “Hotline” adlı ders kitabından
okuyup azıcık fazla İngilizce öğrendiği, liselerdi.
İşte ben o “Süper Lise” lerde okudum.
Süper biri olacağımı hayal ederek! Oysa tek yaptığımız arkadaşlarımızdan
ayrılırken “*See you later” demekti.
Yanlış hatırlamıyorsam lise ikide bölüm
seçiyorduk. Ben ‘Sayısal Bölüm’ü seçmiştim. Neden..? Bilmiyorum..! Evde sayısal
bölüm candır, hoştur, iyidir dendiği için sanırım.
Oysa biliyor musun; tiyatro kulübündeydim
ben, denemeler yazıyor ve kompozisyon yarışmalarında derece alıyordum. Ne oldu
sonra? Anlatayım…
Hiç sevmediğim bir bölümde okuyup
sevmediğim bir meslek edindim. İşe gidip gelebilmek için kredi çekip araba
aldım. Krediyi ödeyebilmek için o sevmediğim işte daha fazla mesai yaptım. Yaptığım
bu fazla mesailer beni mutsuz ve huzursuz ettiği için mutluluğu bulmak adına
herkesin yaptığını; kredi kartlarından bol bol taksitli alışveriş, yaptım. Taksitsiz
bir sürü ıvır zıvır aldım. Veeee… Dibe vurdum. Çünkü sahibi olmadığım paraları
harcıyordum. Fakat asıl sorun neydi biliyor musun? “Mutlu olmak” istemiştim. Çünkü
beni mutlu etmeyen bir hayatı yaşıyordum. Benim hiç hayal etmediğim, benim
hayalim olmayan, tutku barındırmayan, arzu etmediğim bir hayat…
Sevmeyerek yaptığım bir iş, o iş için
aldığım ıvır zıvır, harcadığım zaman, verdiğim emek vs.vs. Bunların hiçbiri,
benim isteyerek yaptığım şeyler değildi.
Anlamlı bir hayat yaşanmaya değerdi ve
anlam mutluluğu da beraberinde getiriyordu. İşte, benim de yapmam gereken
buydu. Anlamlı bir yaşam! Hayata anlam kazandırmak için önce ne yapmak
istediğimi bulmalıydım. Yani hayalimi… Tutkumu…
“Goodmorning” “See you later” diyerek
yürüdüğüm süper lisenin koridorlarına tekrar dönerek, o hiç istemediğim sayısal
bölümün kapısından sınıfa girip tutkumu cebire vurmadan önce kendimle
yüzleşmeli ve ona şunu sormalıydım.
“**What
are you doing,here?”
Belki, daha anlamlı bir hayat yaşıyor
olurdum. Kim bilir… Çok mu geç? Asla… Bak bugün hayalini gerçek kılmak için
klimalı masa başı işinden; bankacılıktan istifa etmiş otuzlu yaşların sonundaki
Şükrü ile sohbet ettim. Bu yüzden yeniden düşün! Çok mu geç?
Asla! Başlamak için hiçbir zaman geç
değildir. Önce tutkunu bul. Arzunu, hayalini… Sonra hayalini gerçekleştirmek
için sana engel olan prangalardan, zincirlerinden kurtul. Hafifle… İvme kazan… Bak,
hareket etmeye başladın. Şimdi de hayaline ulaşmak için yapman gerekenleri
belirle ve bunlara zaman ayır. Ritüeller edin… Tutkuna süreklilik kat.
Sonra… Sonra… Sonra ne mi olacak?
Yola çıkacaksın… Yola çıkmak için yoldan
çıkacak ve gerçekliğe bir tekme atıp hayalini yaşayacaksın.
* See you later: Sonra
görüşürüz
**What are you doing,here? :
Burada ne yapıyorsun?
Hiç yorum yok: