Hayalimi Cebire Vurdum

Mayıs 17, 2018



Hayalimi Cebire Vurdum


90’lı yıllarda “Süper Lise”ler açılmıştı, hatırlıyor musun? Bilmeyenin gerçekten “süper” olduğunu düşündüğü, bilenlerin “Terry, Sue ve Kamala”nın hikâyelerini dizi film kıvamında “Hotline” adlı ders kitabından okuyup azıcık fazla İngilizce öğrendiği, liselerdi.

İşte ben o “Süper Lise” lerde okudum. Süper biri olacağımı hayal ederek! Oysa tek yaptığımız arkadaşlarımızdan ayrılırken “*See you later” demekti.

Yanlış hatırlamıyorsam lise ikide bölüm seçiyorduk. Ben ‘Sayısal Bölüm’ü seçmiştim. Neden..? Bilmiyorum..! Evde sayısal bölüm candır, hoştur, iyidir dendiği için sanırım.

Oysa biliyor musun; tiyatro kulübündeydim ben, denemeler yazıyor ve kompozisyon yarışmalarında derece alıyordum. Ne oldu sonra? Anlatayım…

Hiç sevmediğim bir bölümde okuyup sevmediğim bir meslek edindim. İşe gidip gelebilmek için kredi çekip araba aldım. Krediyi ödeyebilmek için o sevmediğim işte daha fazla mesai yaptım. Yaptığım bu fazla mesailer beni mutsuz ve huzursuz ettiği için mutluluğu bulmak adına herkesin yaptığını; kredi kartlarından bol bol taksitli alışveriş, yaptım. Taksitsiz bir sürü ıvır zıvır aldım. Veeee… Dibe vurdum. Çünkü sahibi olmadığım paraları harcıyordum. Fakat asıl sorun neydi biliyor musun? “Mutlu olmak” istemiştim. Çünkü beni mutlu etmeyen bir hayatı yaşıyordum. Benim hiç hayal etmediğim, benim hayalim olmayan, tutku barındırmayan, arzu etmediğim bir hayat…

Sevmeyerek yaptığım bir iş, o iş için aldığım ıvır zıvır, harcadığım zaman, verdiğim emek vs.vs. Bunların hiçbiri, benim isteyerek yaptığım şeyler değildi.

Anlamlı bir hayat yaşanmaya değerdi ve anlam mutluluğu da beraberinde getiriyordu. İşte, benim de yapmam gereken buydu. Anlamlı bir yaşam! Hayata anlam kazandırmak için önce ne yapmak istediğimi bulmalıydım. Yani hayalimi… Tutkumu…

“Goodmorning” “See you later” diyerek yürüdüğüm süper lisenin koridorlarına tekrar dönerek, o hiç istemediğim sayısal bölümün kapısından sınıfa girip tutkumu cebire vurmadan önce kendimle yüzleşmeli ve ona şunu sormalıydım.

      “**What are you doing,here?”

Belki, daha anlamlı bir hayat yaşıyor olurdum. Kim bilir… Çok mu geç? Asla… Bak bugün hayalini gerçek kılmak için klimalı masa başı işinden; bankacılıktan istifa etmiş otuzlu yaşların sonundaki Şükrü ile sohbet ettim. Bu yüzden yeniden düşün! Çok mu geç?
 
Asla! Başlamak için hiçbir zaman geç değildir. Önce tutkunu bul. Arzunu, hayalini… Sonra hayalini gerçekleştirmek için sana engel olan prangalardan, zincirlerinden kurtul. Hafifle… İvme kazan… Bak, hareket etmeye başladın. Şimdi de hayaline ulaşmak için yapman gerekenleri belirle ve bunlara zaman ayır. Ritüeller edin… Tutkuna süreklilik kat.

Sonra… Sonra… Sonra ne mi olacak?

Yola çıkacaksın… Yola çıkmak için yoldan çıkacak ve gerçekliğe bir tekme atıp hayalini yaşayacaksın.


See you later: Sonra görüşürüz
**What are you doing,here? : Burada ne yapıyorsun?


Hiç yorum yok:

Telif Hakkı © 2018 Emre GÜLCAN. Blogger tarafından desteklenmektedir.