SAFSATALAR
UMUT'A
*"İnsan akılcı düşünen bir hayvan değildir, düşüncelerini akıl
kılıfına uyduran bir hayvandır."
Bunu kim söylemişti hatırlamıyorum. Muhakkak önemli biriydi. Ben,
düşüncelerini akıl kılıfına uyduran biri olamadım bir türlü. Daha çok
duygularla hareket ediyorum, biliyorsun. Klasik mantıkta Safsatalar (
Yanıltmacalar) vardır, hani. Akıl yürütmedeki yanlışlar… Hatalı akıl
yürütmeler… İlk bakışta ikna edici gibi görünen ama yakından bakıldığında
kendini ele veren sahte çıkarımlar. Benim mantığım, safsatalarla dolu…
Geleneğe Başvurmak ( Appeal to Tradition) diye başka bir safsata türü daha var. Bir şey,
sadece eski, denenmiş, geleneksel olduğu için doğrudur hatası. Arı sütü, polen
ve propolisin iyi geldiğini söyledi eskiler. Onun için, her sabah bunlardan
verdim anneme…
Bazı sabahlar, fırından sıcacık ekmekler çıkar hani. Binlerce… Demlenmiş
çay kokusu, bardağa konan kaşık sesi, kızaran patatesler… Mis gibi kokar
ortalık. Böyle mevsim zamanlı mavi, güzel bir gün. Mutfakta tıkır tıkır işleyen
ellerin sesleri uyandırır seni. Yine de gözlerini açmak istemezsin. Bilirsin…
Bazı sabahlar, ancak öyle aydınlık olur çünkü.
Çokça bayramlar oldu bu arada. Öpüp, boynuna sarıldım insanların.
Sarılmak hala en büyük safsatam. Biliyor musun, başka bir türü daha var hatalı
akıl yürütmenin? Duygulara Başvurmak ( Appeal to Emotion)…
I.
İnsanlara
sarılmak, kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak.
II.
Kendimi iyi
hissetmek istiyorum.
III.
O halde,
insanlara sarılmanın kendimizi iyi hissetmemizi sağladığı iddiası doğrudur.
Mantığımızın bağımlı
olduğu nedensellik yasaları… Oysa, bizim istediğimizi değil; hep kendi
istediğini verir hayat.
Bana zimmetli ömür işte, bir yerine bir
şey olsa benden bilirler. Yine de elimi sayısız kez bir yerlere çarptım bu ara.
Saçlarımı boyattım. Yeni tişörtler aldım. Birini bile görmedin. Yalan değil,
yaşlandım biraz. Kırışıklıklarım daha fazla. Sabahları erken kalkmak zor geliyor
artık. Hasret, sabah erken kalkmak gibidir bence. İnsanın erteledikçe
erteleyesi gelir.
Hayat; beş dakika daha hasret için, hep
çok erken… Neredesin Umut?
Hiç yorum yok: